scispace - formally typeset
Search or ask a question

Showing papers in "Turkiye Klinikleri Tip Bilimleri Dergisi in 1997"




Journal Article
TL;DR: Halen astma ile iliþkisi kesin olarak bilinmeyen bu genetik bölgeler üzerinde kontrol saðlanamýyor olmasý çocuklarda astma geliþmesinin önlenmesi ile ilgili çabalar özellikle.
Abstract: Çocukluk çaðýnda astma tedavisinin belki de en önde gelen ve önemli amaçlarýndan biri astmanýn geliþmesini önlemek olmalýdýr. Astmanýn genetik eðilimlerin ve çevresel faktörlerin birlikteliði sonucu ortaya çýkan bir hastalýk olduðu kabul edilir. Farklý çevrelerde yetiþen ikiz çocuklar üzerinde yapýlan çalýþmalar çevre koþullarýnýn genetik yapý ile olan iliþkisini açýkça ortaya koymuþtur (1). Astma ve astmayla birlikte allerjik rinit ve diðer atopik durumlarýn geliþmesi ile ilgili olarak insan genomunda çeþitli bölgeler sorumlu tutulmuþtur (25). Halen astma ile iliþkisi kesin olarak bilinmeyen bu genetik bölgeler üzerinde kontrol saðlanamýyor olmasý çocuklarda astma geliþmesinin önlenmesi ile ilgili çabalarý çevresel faktörler ve yaþam tarzýnýn kontrolü üzerinde yoðunlaþtýrmýþtýr. Bu çabalar özellikle astma geliþmesi bakýmýndan yüksek risk taþýyan, yani hem anne ve hem babasýnýn veya bunlardan birisinin atopik olduðu bebeklerde (6,7), uygulanmasý önerilen önlemler dizisidir. \"Primer önleme stratejileri\" olarak adlandýrýlan bu önlemler þu þekilde özetlenebilir:

2 citations



Journal Article
TL;DR: Bu hastalar "steroid dirençli" (SD) olarak tanýmlan ýr ve steroide duyarlý astmalý olgulardan belirli immünolojik ve klinik özellikler ile ayrýlýr.
Abstract: obstrüksiyonun patogenezinde havayolu inflamasyonunun ve immün aktivasyonun rolü üzerinde yoðunlaþmýþtýr. Glukokortikoidler potent antiinflamatuar özellikleri nedeni ile astmada ilk tercih edilen ilaç grubu olarak yer almaktadýr. Astmalý hastalarýn çoðunluðunda steroid tedavisine iyi yanýt alýnarak klinik ve laboratuar olarak (SFT, semptom skoru, bronþ hiperreaktivitesi) düzelme saðlanýr. Bunun yanýsýra, astmalý hastalarýn küçük bir grubunda, yüksek doz steroide raðmen klinik ve/veya laboratuar bulgularýnda düzelme elde edilemediði gözlenmektedir. Bu hastalar \"steroid dirençli\" (SD) olarak tanýmlanýr ve steroide duyarlý astmalý olgulardan belirli immünolojik ve klinik özellikler ile ayrýlýr.

2 citations




Journal Article
TL;DR: Egzersiz induced astma (EIA) astmalý hastalarýn çoðunda görülen ve aðýr bir egzersizi takiben ortaya çýkan geçici havayolu resistansý artýþ ýný ifade eder (1).
Abstract: Egzersiz induced astma (EIA) astmalý hastalarýn çoðunda görülen ve aðýr bir egzersizi takiben ortaya çýkan geçici havayolu resistansý artýþýný ifade eder (1).Egzersiz ve astma arasýndaki iliþki ilk kez M.S. ikinci yüzyýlda Kapadokyalý Aretaeus tarafýndan tanýmlanmýþtýr (2). Daha sonra Sir John Floyer egzersizin tipinin astmanýn ortaya çýkýþýný etkilediðine dikkat çekmiþtir. 1800’lü yýllarda ise Salter EIA’nýn soðukla agreve olduðunu göstermiþtir. 1972 yýlýnda yapýlan Olimpiyat oyunlarýnda Amerika Birleþik Devletlerin’den bir sporcunun astma tedavisi amacýyla yarýþmalar sýrasýnda kullanýlmamasý gereken bir ilacý kullanmasý nedeniyle bir altýn madalya kaybetmesi dikkatleri bu konu üzerine çekmiþtir.

1 citations









Journal Article
TL;DR: Gebelikte ortaya çýkan bu hiperventilasyon, akut astma krizinde meydana gelen solunumsal alkaloz ile birleþik etki yaratýr, daha ciddi bir krizin habercisi olarak kabul edilmelidir.
Abstract: Hamilelik ile birlikte progesteron hormonunun artýþýna baðlý olarak annenin dakika ventilasyonunda artýþ meydana gelir (1). Bunun sonucuda solunumsal alkaloz oluþur. Hamile olmayan bir kadýna göre gebelerin kan gazlarýnda daha yüksek PaO2 (100-106 mmHg) ve daha düþük PaCO2 (28-30 mmHg) deðerleri saptanýr. Gebelikte ortaya çýkan bu hiperventilasyon, akut astma krizinde meydana gelen solunumsal alkaloz ile birleþik etki yaratýr. Sonuçta, 35 mmHg’nýn üstündeki PaCO2 veya 70 mmHg’nýn altýndaki PaO2 deðerlerinin saptanmasý hamile olmayan astýmlý bir hastaya göre daha ciddi bir krizin habercisi olarak kabul edilmelidir (2).



Journal Article
TL;DR: Daha sonralarý yapýlan calýþmalarda solunum sistemi allerjisi ve bronþ astmasý olan eriþkin ve cocuklarda sinuzitin radyolojik olarak % 50 oranýnda saptandýðý belirtilmektedir.
Abstract: Astma, rinit ve sinuzit birlikteliðinin yuksek olduðunu bildiren bir cok calýþma vardýr.Yuzyýlýn baþlarýndan itibaren Bullen, Gottlieb ve Weille bu koinsidansý eriþkin yaþ grubunda %20-70 arasýnda bulmuþlardýr. Chobot cocukluk caðýnda oranlarýn benzer olduðunu bildirmiþtir. Daha sonralarý yapýlan calýþmalarda solunum sistemi allerjisi ve bronþ astmasý olan eriþkin ve cocuklarda sinuzitin radyolojik olarak % 50 oranýnda saptandýðý belirtilmektedir. Tum bunlara raðmen sinuzit ve riniti bronþial astýmýn sebebi olarak gosterebilmek gercekten zordur (1,2). (Þekil 1).

Journal Article
TL;DR: Central venous catheterization is a useful procedure in patients operated at sitting position in neurosurgical operations and a 16 year old female patient who underwent a pontocer ebellar angle tumor resection surgery developed air embolus during the operation.
Abstract: Summary Central venous catheterization is a useful procedure in patients operated at sitting position in neurosurgical operations. A 16 year old female patient who underwent a pontocer ebellar angle tumor resection surgery developed air embolus during the operation. Malpositioning of the catheters tip was noticed after surgery by control X-ray . The catheter was positioned properly under scopy.


Journal Article
TL;DR: Bu faktörlerin yanýnda inspirasyon sýras �nda toraks içi basýncýn ani olarak negatifleþmesinin de katkýsý olduðu düþünülmektedir.
Abstract: mide-özofagus bileþkesi yolu ile özofagusun distal bölgesine pasif geçiþi için kullanýlan bir terimdir. GÖR’nün geliþmesinde mide ile özofagus bileþkesinde bulunan sfinkterin geçici gevþemesi, midenin geç boþalmasý, özofagus peristaltizminin yavaþlamasý ve batýn içi basýncýn ani artýþý sorumlu tutulmaktadýr. Bu faktörlerin yanýnda inspirasyon sýrasýnda toraks içi basýncýn ani olarak negatifleþmesinin de katkýsý olduðu düþünülmektedir (1-3).

Journal Article
TL;DR: Otonom sinir sistemi; hava yolu duz kas tonusunu, sekresyon miktarýný, kan akým �n ý, mikrovaskuler permeabiliteyi, inflamasyon hucrelerinin migrasyonunu ve inflamASYon medyatorlerin in sal ýn–m–n–y etkileyerek solun
Abstract: Otonom sinir sistemi; hava yolu duz kas tonusunu, sekresyon miktarýný, kan akýmýný, mikrovaskuler permeabiliteyi, inflamasyon hucrelerinin migrasyonunu ve inflamasyon medyatorlerinin salýnýmýný etkileyerek solunum fonksiyonlarýný bircok yonden duzenler. Ýnsan hava yolu noral kontrolu kompleks bir yapýdadýr ve astma patofizyolojisine norolojik mekanizmalarýn katkýsý henuz tam anlamýyla aydýnlanmamýþtýr. Son on yýldaki araþtýrmalar inflamatuvar olaylarýn astmada onemli rol oynadýðýný ortaya koymuþtur. Bu calýþmalar ayný zamanda otonom sinir sisteminin sanýldýðýndan daha karmaþýk





Journal Article
TL;DR: Hastalýk hakkýnda her gecen gun yeni bir ilerleme saðlanmasýna, fizyopatolojisinin giderek daha iyi anlaþýlmasóna, tedavi alan ýnda buyuk ilerlemeler olmas �na raðmen prevalans, morbidite ve mortalitesinin gIDErek artmakta oldu
Abstract: Bronþ astmasý dunyada en sýk karþýlaþýlan bir kac kronik hastalýktan birisidir. Hastalýk hakkýnda her gecen gun yeni bir ilerleme saðlanmasýna, fizyopatolojisinin giderek daha iyi anlaþýlmasýna, tedavi alanýnda buyuk ilerlemeler olmasýna raðmen prevalans, morbidite ve mortalitesinin giderek artmakta olduðu zannedilmektedir. Bu duþunce ozellikle son 15 yýl icersinde yapýlan bazý araþtýrmalarla desteklenmiþ ve desteklenmeye devam etmektedir. Prevalanstaki artýþý en guvenilir olarak soylenen araþtýrmalar, 10-20 yýl ara ile tamamen ayný metodu kullanarak, tekrarlananlardýr. Genelde yapýlan araþtýrmalar; anket, PEF olcumleri ve izlemi, doktor muayenesi, bronþ provokasyon testleri, deri testleri, hastane-sigorta ve Saðlýk Bakanlýðý kayýtlarý veya olum belgelerinin retrospektif/prospektif incelenmesine dayanmaktadýr. Bronþ astmasýnýn prevalansý dunya uzerinde ulkeden ulkeye veya bir ulkenin bir bolgesinden bir diðer bolgesine farklýlýk gostermektedir. Gorulme sýklýðý Eskimo’lar, Afrika’nýn ilkel toplumlarý veya Himalayalar’da %1’den duþukken, Yeni Zelanda ve Avustralya’nýn bazý bolgelerinde %10 civarýna ve hatta uzerine kadar cýkabilmektedir. Deðiþen yaþam koþullarý, cevre ve hava kirliliði, sigara, diet alýþkanlýklarýndaki deðiþiklikler veya belki henuz tam acýklanamamýþ genetik faktorler bu farklýlýktan sorumlu tutulmaktadýr. Hastalýk Batý Avrupa ulkelerinde ortalama %2-5 civarýnda bir prevalans rakamý gostermektedir (1). Ulkemizde astma epidemiyolojisi ile ilgili araþtýrmalarýn coðunluðu son birkac yýlýn urunudur. Araþtýrmalarýn daha cok cocukluk yaþ grubunda yoðunlaþmasý zannediyorum ulkemizde cocuklar hakkýnda daha kolay araþtýrma yapýlabilmesindendir. Bu konudaki tecrubelerimiz her nedense eriþkinlerin kendileri hakkýnda bilgi vermeye gonullu olmamasýna karþýn cocuklarý soz konusu olduðunda kolayca yeterli bilgi verdikleri yonundedir.